Her şey benmişim.

Kaçtım her şeyden. 
Sıkılmış, bunalmış beni kurtaracak kapıyı arıyordum. Ne anahtarım, ne de haritam vardı.
 Her şey benmişim, kaybolunca anladım. 
Görüntüsünü kaybetti dünya,ayırt edemedim çiçeği baltadan. Sislendi gözümün gördüğü her karış. Her yer sanki bir dağ başı, bir uçurum kenarı. Ayağımın takılması an meselesi.
 Korkmuyordum. 
Düştüğümde ölecek olsam bile, kaçmıştım boğazıma yapışmış, beni boğan, o boş, hadsiz cümlelerden. 
Buralarda bi yerde daha güzel hayatların memleketi vardı. Oturdum bekledim, güneşin doğmasını.. Belkide gecenin aydınlatıcısı, yol göstericim Ay’ın, Yıldızların çıkmasını.
 Daha güzel günler görecektim,mutlu olacaktım. Beklemekden usanmadım. 
Beklemek neydi ki? 
Şen kahkahalar atacak, verimli topraklara ulaşacaktım..
 Ama rüyalarım değişmiyor, yorgun uyanıyordum. 
Değerdi, her şeye değerdi. 
Sis artıyor, bu körlük beni aydınlatıyordu. 
Beklemenin bana vereceği şeyin, zaman kaybı olduğunu anlamam için, hayat bana her şeyi sunuyordu. Kalktım. Kalkmamla düşmem bir oldu. 
Cevap dedim. her şeyin bir cevabı olmalı.. Güneş benden nefret mi ediyordu yoksa ? Neden doğmuyordu? Bulutların dağılmasını istedim tüm kalbimle. 
Bulutlara baktım, görmek için uğraştım, yol olmalıydı, huzura ermenin yolu olmalıydı. 
Gözlerimi kaldırmamla kendimi görmem bir oldu. Evren bana bir ayna tutmuştu..
 Düşmüştüm, kalkmak için çabasızdım. Kalkabilirdim, yürüyebilirdim..
Ve anladım. Hayatım sandığım kadar karanlık değildi. Hayatım da, bi hayatta olabilecek her şey vardı. Her şey bana bakıyordu. Bense, benden başka her şeye bağlıyordum geleceğimi. 
Vahiy bekler gibi bekliyordum kurtarıcıyı. 
Son vahiy ineli çok olmuştu. Beklemek yanlıştı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar